Avucumun içine, işaret parmağıyla küçük bir yuvarlak çizerek:
"Buraya bir kuş konmuş,"
Başparmağımı çizdiği yuvarlağa doğru büküp;
"Bu yakalamış."
İşaret parmağımı katlayıp;
"Bu kesmiş."
Orta parmağımı katlayıp;
"Bu pişirmiş."
Yüzük parmağımı katlayıp;
"Bu yemiş."              
Serçe parmağımı katlayıp;
"Bu da hani bana, hani bana demiş," der 
Ve göbeğimden kollarıma doğru gıdıklayarak beni güldürmeye çalışırdı.

Ben kuşları çok severdim ama avucuma kuş konmasını istemezdim.
Çünkü onun yakalanmasına, kesilmesine, yenmesine sebep olmak istemezdim.
Serçe parmağım onun için mi küçük kaldı?
Ben beş kardeşin bu durum karşısında bir yumruk oluşunu da anlayamazdım;
Neden gülmem gerektiğini de.